23 Mayıs 2007

Uykum mu geldi?


Gözlerim kapanıyor.. İçimde birşey havalıp duruyor.. Herşey mi yavaşladı yoksa sokakta insanlar mı koşuyor ne.. Ben mi kaldım tek başıma dünyada... İnsanların hepsi uyuyorda, bi ben mi ayaktayım.. Bu sokaktan gelen sesler niye sakinleşti böyle ninni gibi... Telefonları unuttu insanlar sanırım.. Araması gerekenler önce uykularını alıp, uyanınca çaldıracaklar zırıl zırıl benim numaramı tam da ben uykuda havalanıp uçarken.. Öğlen öğlen ben mi direniyorum uykuya.. Masamın arkasındaki yeşil koltukla flörtleşiyoruz uzaktan uzağa.. ”gellll biraz kestir huzurlu kollarımda” diyor, sonra ofisime getirdiğim şalım bağırıyor “ üstünü örterim battaniye gibi, sıcacık olursun ”.... Gözlerim ağırlaşıyor.. Uykum mu geldi.

Tavuğun kanatlarını kıvırıp, kafasınıda koltuğunun altına sokup bir süre tutarsanız uyuyakalırmış.. Benimde kollarımı birleştirip masama koyun, uyumamak için direnen kafamıda üstüne koyarsanız hemen uyurum heralde şimdi.. Aynı tavuk gibi işte...

Ağırlık çöktü.. Vucut ısım da düştü... Uykum ciddi ciddi beni sarmaya başladı.

İnsanların hayatlarının %25 ‘i uykuda geçermiş.. Ben şimdiye kadar yaşamımda olması gereken süreyi doldurmamış olabilir miyim? Ne bu öğlen öğlen basan... 10 dakika öğle uykusu bir saat ayakta tutarmış adamı.. Şuracıkta 20 dakika uyusam – beni ayakta tutacak o 1 saatte eve gider, kalan 1 saatte de yatağımın yolunu bulurum evde..


Küçükken hep az uyurdum.. Sabah ilk kalkan hep ben olurdum. O yüzden uzun bir çocukluk geçirdim.. Doya doya yaşadım çocukluğumu, uykumdan çaldıklarımla.. Şimdi büyümeye mi çalışıyorum daha çabuk acaba..

Güçlü aradı biraz önce... "Usb alalım mı?" dedi.. Sanırım rüya gördüm.. Usb ne anlama geliyor ki rüya dilinde.. (hatta kelimenin doğrusu UPS miş..onu bile uyuklarken yanlış anlamışım)

Ahh ah Shiraz ne guzel uyuyordur şimdi evde.. Sıcacık kaloriferin yanında yatıyorsa birde, değmeyin keyfine.. Patilerini altına çekmiş, oturduğu yeri güzelce ısıtmış hırıl mırıl.. Annem sessizce çıkıyordur salondan uyanmasın o diye tıkır tıkır yürüyerek...

Yatağımı özledim sanırım.. Sabun ve uyku kokan pijamalarımı... ve İçine girdiğimde bulutların beni sardığını hissettiğim yorganımı...

''uyku öyle güzel birşeydir ki uğrunda butun gün uykusuz kalmak gerekir '' demiş nietzsche' e .... Bir 4 saat daha dayansam, gece uykumu mu haketmiş oluyorum buna göre...

Uyumalıyım..Çünkü uyku, gün içinde öğrenilenlerin indekslendiği, tekrarlanan verilerin silindiği, hafızanın yeniden organize edildiği süreç diye geçiyor.. o zaman uyumalıyım ben biraz şuracıkta... Gün içinde öğrendiğim herşeyi indexlemem için... arayanlara da “hafızamı organize ediyordum” derim n’olcak..

Ya Bizim niye evrimimiz hayvanlarınki gibi olmamış ki.. At veya eşek gibi ayakta uyumuyoruz. Yada gözlerimiz açık... Niye hep yeryüzüne yatay pozisyona girmemiz gerekiyor da bu önümdeki hantal masa beni engelliyor koltuğa ulaşmak için....

Biliyor musunuz Japonya’da da iş yerlerinde öğle uykusu izni varmış. Bu çalışanlara ekstra para veriliyormuş uykuyu özendirsin diye... Ne ekstra kazanırdım ben Japon olsam.. Adamlar çok çalışıyor.. Sanırım ondan... Aslında benim bir ara hayattaki en büyük fantazim, okuduğum bir kitapta yazan uyku testine girmekti.. Sadece uyuyorsunuz, kafanıza ve kalbinize bir çeşit algılayıcı sensör takılıyor.. Uyduğunuz süre boyunca para kazanıyorsunuz.. Ne ulvi bir görev.. Ne işle meşgulsun diyenlere “uyurum” demek hoş olurdu... “Derin ve güzel uyuyan insanlar” aranıyor dense, hiç düşünmem sanırım..

Bir yerde okumuştum. Uyku, Tanrının kullarına verdiği hediyedir diye.. Uyku cennetten bir parçaymış.. Uyku cennetmiş.. Cennetten bir nefes almaya uykuma gidiyorum şimdi...

Yeşil koltuğum bana-ben ona kavuşuyorum.. Şalım sıcacık sardı beni.. Gözlerim ağırlaşıyor.. İçimde güne dair – gerçeğe dair herşey uçuşuyor uykunun kollarında... Ne gerçek-ne doğru/ ne yaşanmış-ne hayal hepsi karışıyor.. ben uykuma teslim oluyorum.. Ruhum havalanıyor...

“Git yüzünü yıka Burcu”.. çalışmaya devam et en iyisi.. ne uykusu !!..
Cennetini ertele geceye..

... Aman yaa... Gece olsa da bi uyusak...

1 yorum:

Brajeshwari dedi ki...

3 Yorum


berrin dedi ki...
günışığında uyuyabilen insanlar önünüzde saygı ile eğiliyorum...gündüz uyuduğunda hasta gibi olanlardanım ... o günüm mahvoluyor...
burcu
yine çok güzel ve masalımsı yazmışsın :)

30 Ocak 2007 Salı 12:47


Nilambara dedi ki...
ah Burcucuğum, nasıl da özendirdin... bir yeşil koltuk ta benim ofiste olsa keşke... zor uyuyan ve zor uyanan, cennetten dönmekte zorlanan ama uyandıktan sonra da bir daha uyuyamayan biri olarak çok uykum geldiğini hissettim birden :))

30 Ocak 2007 Salı 14:49


Editör dedi ki...
Uykudan hiç hoşlanmam. Zamanımı gözlerim kapalı ve bilinçsiz geçirmekten. Gerçi uykunun bilincinden haberim var ama olsun.Kahvem, gecenin sessizliği ve düşüncelerim yada işlerimle başbaşa kalmak benim cennetim. Verimli saatlerim, huzurum. Şimdi tam cennetlik zamanlarım aslında çünkü uyuyamıyorum...9 aylık talimim var benim... Bana yatağı zorunlu kılan güzel bir talim. Bana uyumadan uyumayı öğreten bebeğimi bekiyorum.

Burcu güzel uyur. Böyle gözleri şişe şişe. Uyuyamazsa kan çanağına dönmüş gözleriyle leyla gibi gezer. Her yerde her şartta uyur. Şimdi özene özene bakıyorum onun uyuma ihtimaline bile. Ah ahhh ellerimi karnımın altına koyup, bedenim sadece bana aitken , bacağımı burnuma kadar çekerek uyuyacağım günler gelecek mi geriye :)

Benim yerime de uyu kedi...

SELMA