23 Mayıs 2007

Ben "O"yum Oyunu


(Aşağıdaki liste ve bu sıfatlandırma yöntemini yeni okumaya başladığım bir kitaptan öğrendim.Ben çok eğlenerek yapmaya başladım. Paylaşmak istedim )
*
Doyumlu, guvenli, sevilen, ilham verici, seksi, ışık saçan, hoş, şirin, neşeli, bağışlayıcı, canlı, hayallerini gerçekleştirmiş, enerjik, esnek, kabul edici, sağlıklı, yetenekli, akıllı, onurlu, başarılı, aydınlanmış, eğlenceli, özgür, bilgili, zengin, dengeli, mutlu, arzu edilen, çoşkulu, cesur, şanslı, sanatçı, parlak, bilinçli, romantik, sıcak kalpli, yumuşak, duyarlı, arzu edilebilir, hoşnut,uyumlu, sakin, kaygısız, cömert, kararlı, sabırlı, olgun, gönüllü, dingin, adil, iyi konuşan, temiz, uretken, kendine güvenen, korkusuz, yaşam dolu, yenilikçi, büyüleyici, korkusuz, cesur, yenilikçi, harikulede, lider, sağlam, şampiyon, sade, içten, verimli, aktif, sprituel, spontane, düzenli, değerli, sevgi dolu, yargılamayan, şeffaf,.....,.....

Biz bunlarin hepsine sahibiz.. Onları tezahür ettirmek için tek yapmamız gereken sahip çıkmak belki de.. Hayatımızın hangi durumunda bu özelliklerden gerçekten benim dediğiniz özelliği vurguladığınızda ona sahip çıkıyorsunuz aslında..Sadece “ ben o’yum” demeye gönüllü olun..ben başarılıyım..ben güzelim..ben kararlıyım... Bir sonraki adım, sihirli cümlenin arkasından gelir. Bürünür size o özellik.. Sahip olduğunuz şey ortaya çıkmaya başlar..

Fakat bunu armağandan görmek hepimizin yapabildiği birşey değildir. Birçoğumuz korkularımız ve direncimiz sayesinde o armağanı paketi açılmamış halde kendi mahzenlerimizde bırakırız.. Birçoğumuz başkalarından daha yetenekli – daha yaratıcı - daha kararlı olmadığımıza inancımızı güçlendirmek için savunma mekanizmaları donatırız. Adeta o armağanı yok sayar, görmezden gelmek için elimizden geleni yaparız.

Belli durumlarda kendimize sıfatladığımız bazı şeyleri zor telaffuz edebiliriz. İşssizken “ zenginiz” diyemeyiz belki... Ama boyle bir durumda zengin olabileceğimizi hayal etmek muhimdir. Şu daha iyi bir örnek kanaatimce... Siz kendinizi şişmanlamış bulur, tartılar yalan söylemezken “zayıfım” diyemezsiniz belki.. Ama “zayıfım, sağlıklıyım” demeye başladığınız zaman diet işe yaramaya başlar. Zayıfladığınızı ve sağlıklı olduğunuzu gösterir hızla size aynalar...

Listeniz çoğalabilir.. Listenize dürüst olursanız, sizde olmadığına inandığınız sıfatları yazma cesaretini de gösterebilirseniz oyun daha da eğlenceli olur..

Oyun şöyle başlıyor...

İki kişi veya çok kişi olursa çok daha iyi sonuçlar çıkıyor..

Ben benim eksik sıfatlarımı yazıyorum.
Karşımdaki kişiyle göz göze ve el ele- şöyle bir olumlamaya başlıyoruz.

Belki inanmak isteyip inanmayarak-belki zorla-belki zor olarak
-“Ben başarılıyım “ diyorum
Karşı taraf gözlerimin içine bakarak
“Sen başarılısın” diyor..

Bu dialog içinizden bu olumlamaya kalpten inanarak söylendiğine karar verilinceye kadar devam ediyor.

Kitapta okuduğum kadarıyla çoğu insan üzerinde hoş etkileri var.. Kocası tarafından aldatılmış bir kadın kendini “ arzu edilemez” olarak görürken, olumlama başlıyor. Kadın çok zorlanıyor bunu söylemeye “ ben arzu edilebilirim”...bir-iki-üç... Sonra karşı tarafına bir adam oturtuluyor.. Kadının elini tutuyor, gözlerinin içine bakarak, olumlama tekrar başlıyor..”sen arzu edilebilirsin”... bir-iki-üç... Kadın ağlayarak ve kalpten inanarak söylüyor sonunda “ ben arzu edilirim..” .... “ ben arzu edilirim..”


Bunu deneyimlemenizi öneriyorum. Özellikle bir ikili bulamazsanız bu onaylamaları yapabilecek, kendinizi ve hayali arkadaşınızı oturtun karşınıza... Bu olumlamaları hayatınızdaki insanlara da yapın.. Gerçekten bunu seven birçok oyun arkadaşı edineceksiniz..

Sanırım en önemlisi birisi size, size dair bir olumlama söylediğinde red etmeyin.
“Sen çok güzelsin” dendiğinde “ yoo kendimi hiç güzel bulmam” demeyin.. Kendinizi güzel bulduğunuz için belki “ evet Allah kahretsin ki güzelim” de denmez..

“Sen çok güzelsin” dendiğinde “teşekkür edin”... Hem karşınızdakine, hem de siz de olan armağanı onurlandırın.. İnanın ruhunuz parıldamaya başlayacak o anda..

Ayrıca bu oyuna başlayanlar için çok iyi bir başlangıç öneriside vermek istiyorum. Elinize çocukluk fotografınızı alın.. Bizler, çocukluğumuzla bizim olan-bizde gerçekte varolan sıfatları red etmeye başlıyoruz.. O fotoğraflar size neyin eksik olduğunu söyleyecektir biliyorum..

Hepimiz çok güzeliz.. Hepimiz çok değerliyiz... Hepimiz eşsiziz...


Kalplerinizden öptüm sizi...



not: bu arada tofuyu tekrar hareketlendirelim mi ?..... Durduk sanırım biraz..

1 yorum:

klavyedostlugu dedi ki...

selam arkadaşım ,tesadüflere pek inanmasamda ilk olarak bir tesadüf sonucu girdim bloğunuza "bir uçumda buluşma ile " çok etkiledi beni..hep arzuladığım bir şeyin gerçek olduğunu görmek mutlu etti beni.Ve bu yazınız içinde tebrik ederim sizi,duramadım klavye tuşlarına hemen dokundum..Uzun süredir böyle davranıyorum ve böyle düşünnen insanların varlığı da çok mutlu ediyor beni.Evet kendimizi saklamayalım ya , hatta içimizde ki çocuğun bunları yaşamasına izin verelim.."Kalplerinizden öptüm sizi" çok yürekten söylendiğine inanarak teşekkür ederim size...